Sürdürülebilirlik perakende sektörünü şekillendiriyor

Sürdürülebilirlik birçok tüketici için en önemli öncelik haline geldi ve perakendeciler de bu talebe yanıt veriyor. Çevre dostu ürünlere yönelik artan talebe yanıt verebilmek için perakendeciler çevre üzerindeki etkilerini azaltmaya, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmek, atıkları azaltmak ve karbon ayak izlerini ortadan kaldırmak için çalışıyorlar.

Deloitte tarafından yayınlanan ‘Perakendede Sürdürülebilirlik’ başlıklı makaleye göre, perakendeciler, stratejilerini ve yatırımlarını giderek daha fazla sürdürülebilirlik ve sorumlu büyümeye yönlendiriyor. Giderek daha geniş bir tüketici yelpazesinin isteklerine cevap verebilmek için ürünlerinin ve bir bütün olarak markalarının sürdürülebilirlik konusundaki yeterliliklerini yeniden değerlendiriyorlar. Sürdürülebilirliğe yönelik bu artan odaklanmanın arkasındaki itici güçler, müşterilerin beklentileri, hissedar ve yatırımcıların sürdürülebilir stratejiye yönelik baskıları ve yönetim kurullarının şirket stratejisinin iklim değişikliğine göre oluşturulmasına yönelik beklentileri olarak sıralanabilir.

Sürdürülebilirlikte güvenilirliğin sırrı şeffaflık ve kanuni düzenlemeler

Müşteriler ürünlerin nasıl üretildiğini her geçen gün daha fazla sorguladıkça, markalar da buna karşılık daha şeffaf olmaya çalışıyor. Bu sadece kullanılan malzemeler için değil, aynı zamanda çalışma koşulları ve hayvan refahına yönelik uygulamaları da kapsıyor. Burada ülkelerin belli düzenlemeler ile bu konuları kontrol altında tutması gerekiyor.

McKinsey bu düzenlemelere ilişkin dünya genelindeki durumu ortaya koymak için Avrupa ve Avrupa Birliği (sekiz ülke), Kuzey Amerika (üç ülke), Latin Amerika (dört ülke), Asya (yedi ülke) ve Orta Doğu ve Afrika’dan (sekiz ülke) toplam 30 ülkeyi kapsayan bir araştırma yaptı. Araştırmaya göre, 30 ülkeden 28’i, üreticilerin işlerini daha sürdürülebilir hale getirmesini sağlayan genişletilmiş üretici sorumluluğu (extended producer responsibility – EPR) düzenlemeleri hazırlıyor. Bu ülkelerin yüzde 75’inde ise düzenlemelere uyulmaması halinde uygulanacak ceza sistemi çalıştırılıyor.

Daha düşük emisyon için daha iyi teslimat

Pandemi sırasında çevrimiçi satışlar arttıkça teslimat araçlarından kaynaklanan karbon emisyonları da arttı. Bu büyümeye karşılık, sektör liderleri daha çevreci teslimat yöntemleri aramaya yöneldi. Nakliye ve teslimat sürecinin son aşamasını daha ekolojik hale getirmek için markalar fosil yakıtlı araçlar yerine elektrikli araçlara, insansız hava araçlarına ve kargo bisikletlerine geçmeye başladı. Örneklerini ülkemizde de görmeye başladığımız bu uygulamalar sayesinde lojistikte karbon ayakizini azaltmak mümkün olabilir. Bunun yanı sıra, çevrimiçi alışveriş sayesinde müşteriler mağazaya daha az gittiği için çevreye verilen zararın azalmasına yardımcı olabilir. Dünya genelinde bazı perakendeciler, pandemi sırasında markalarını tamamen çevrimiçi ortama taşıdı ve fiziksel mağazalarını yeniden açmayı planlamıyor.

Döngüsel ekonomi ile atıklar azaltılabilir

Perakende hepimizin bildiği gibi çok fazla israfa neden oluyor ve bu gittikçe büyüyen bir sorun. E-ticarette her dört koliden birinin iade edildiği düşünülürse, özellikle ambalaj atıklarındaki artış inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Ambalaj atıkları son yıllarda tüm zamanların en yüksek seviyesinde.

Bu yılın en önemli sürdürülebilirlik trendi, çevrimiçi alışverişin neden olduğu bu israfı azaltmak. Atıkları azaltmanın yollarından biri döngüsel ekonomi modeli yani mevcut malzeme ve ürünlerin yeniden kullanılması ve geri dönüştürülmesi. Döngüsel ekonomi modelinin uygulanması ve bunun bir marka stratejisi haline getirilmesi sonucunda azalacak maliyetlerin markalar için ciddi miktarda ek değer yaratacağını söylersek yanlış olmaz.

Ve elbette teknolojik gelişmeler, sürdürülebilirlik için olmazsa olmaz

Verinin ve teknolojinin verimli kullanımı, sürdürülebilir bir gelecek için kilit rolde yer alıyor. Mesela, yapay zekanın sera gazı emisyonlarını azaltmada gerekli olduğu kanıtlanmış durumda. PwC’nin tahminlerine göre yapay zeka 2030’da dünya çapındaki sera gazı emisyonlarını yüzde 4 azaltabilecek. Artık birçok perakende markası teknolojinin bu faydalarının farkında ve önemli bir bölümü de ya aktif olarak kullanıyor ya da bu konuda etkili adımlar atma aşamasında.

Benzer şekilde bulut teknolojisi de şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak için yaygın olarak kullanılıyor. Bulut şirketlerde daha yeşil bir teknoloji dönüşümüne olanak tanıyor. Optimizasyon ve verimliliğe odaklandıkları için bulut teknoloji sağlayıcıları, iş yükünü sürdürülebilir ve düşük maliyetli tasarlar ve çalıştırır. Bulut teknolojisi, markaların karbon emisyonuyla mücadele etmesine, enerji tüketimini azaltmasına ve atıkları azaltmaya yönelik çalışmalarını destekleyebilir.

Markalar, çevresel etkilerini azaltmak, daha verimli bir teknolojiye geçmek, çalışanlarının refahını sağlamak ve işlerini sorumlu ve şeffaf bir şekilde yürütmek için artık daha fazla çaba harcıyor. Giderek daha fazla markanın sürdürülebilir stratejiler geliştirdiği bu dönemde, sürdürülebilirliği önceliklendirmeyen markaların geride kalması kaçınılmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin
Satış noktalarında marka ve ürünlerinizin daha çok tercih edilmesine yardımcı olalım.
Satış noktalarında marka ve ürünlerinizin daha çok tercih edilmesine yardımcı olalım.